Filmin Konusu
16 yaşındaki Hazel üç yıldır tiroit kanseriyle boğuşmaktadır
ve kanser akciğerlerine de sıçradığı için yanında bir oksijen tüpüyle
gezmektedir. Kanserli hastalar için oluşturulan destek grubunun bir terapi
seansı esnasında Augustus isimli bir gençle tanışır. Augustus da beyin
tümörüyle savaşmış ve bu yolda bir bacağını kaybetmiştir. İkili birlikte zaman
geçirdikçe birbirlerine âşık olurlar. Akciğer tedavisi için hastaneye yatırılan
Hazel'ın yanından bir an dahi ayrılmayan Augustus, sevgilisinin çok istediği
bir hayali gerçekleştirmek için onunla birlikte yola çıkar. Planlarına göre
Amsterdam'a gidecek ve Hazel'ın en sevdiği yazar olan Peter Van Houten'i
bulmaya çalışacaklardır...
Josh Boone’un yönetmenliğini üstlendiği film, John Green’in
romanından Scott Neustadter ve Michael H. Weber tarafından uyarlandı. Filmin
başrollerindeyse Shailene Woodley, Ansel Elgort ve Willem Dafoe yer alıyor.
***Seda’nın Yorumu***
Her zaman dile getirdiğim bir konu vardır ki oda
‘Aynı Yıldızın Altında’ kitabının beni şu zamana kadar okuduğum tüm kitaplardan
daha çok etkilediğidir. Ben bu kitabı okumadım onu hissettim. Nerdeyse her
sayfasında John Green’i defalarca tebrik edesim geldi. Aynı zamanda beni en çok
ağlatan (ben hiçbir kitabın son 100 sayfasında ve bitirdikten sonra aklıma
geldiği her anda oturup ağlamadım!!!) kitaptır.
Filmi de konuşmalara kadar çoğu
şeyi aynıydı. Özelliklede verdiği duygu (evet filmde de hıçkıra hıçkıra
ağladım) aynıydı.
Kurgu iki kanser hastası gencin monoton yaşamlarına
renk gelmesi olarak belirlenmiş diyebiliriz. Hazel Grace ve Augustus
birbirlerini çoğu konuda tamamlayan bir çifttir. Zekice konuşmalar, anlamlı
metaforlar, akıl karıştıran tanımlarla mükemmel bir kitaptır.
Kesinlikle okuyun ve izleyin. Pişman olmayacaksınız
.. ^^
***Ebrar’ın Yorumu***
Çıktığından beri sabırsızlıkla okumayı beklediğim bir
kitaptı Aynı Yıldızın Altında. Seda sayesinde uzunca bekleyişin ardından
okuyabilmiştim. Söylemeliyim ki beni en etkileyen kitaplardan biriydi. John
Green’in anlatımıyla ilerleyen kurgu oldukça etkileyici ve hissedilirdi. Filmin
çıkacağını duyduğumda çok sevinmiştim ve aylar boyunca heyecanla
beklediğimi-zi- söyleyebilirim.
Birçok şeyi beraber yaptığımız gibi bu filme de
Seda ile birlikte gittik ve ciddi şekilde film başlayana kadar yerimizde
heyecandan kıpırdanıp durduk. Ki filmde heyecanımızı boşa çıkarmayıp şahane bir
şekilde kitapta yaşananları bir bir gözümüzün önüne sermişti. Ufak tefek
eksiklikler çarpsa da gözüne yine de genel olarak kitabın tamamen yansımasıydı
izlediklerimiz. Oyuncular karakterlerle uyum içinde ve izleyenleri oldukça
etkiliyorlardı. Ki ilk olarak Seda'nın burun çekişlerini duysam da salondaki
diğer kişilerinde seslerini işite biliyordum. Bir çok yerde, kitapta olduğu gibi, yüzümde sevinçli tebessümlerle izlerken, sona doğru yaklaştığımızda artık buruk bir gülümsemeydi yüzlerimizdeki. İtiraf etmeliyim ki normalde sinemada veya yanımda -Seda hariç- biri varken izlediğim filmde ağlayamıyorken, bu filmde göz yaşlarıma hakim olamadım.
Genel olarak kitaptaki gibiydi
her şey ve kimi zaman güldürürken kimi zamanda gözyaşlarına boğdu bizi. Zevkle, heyecanla, -sonunu bilmemize rağmen- umutla izlediğimiz bir filmdi. Sizlerinde izlerken hissetmenizi diliyorum. İzleyecek olanlara iyi seyirler.
Sevgiyle Kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder